August 21, 2015

mutsuzluk seyircisi


fırtınaya dönsün diye umarak sesim
fısıldadım ona, ne olduğunu:
- Mutsuzluk seyircisi

ve sordum
peşine geceleri takan bir öfkeyle:
- Bu nasıl bir mevsim?

biliyor mu mutsuzluk seyircisi?
gözlerinin önünde devinen dünyamda
boşa geçmiş ayların uğultusu giderek çoğalır
akmayan hayatların, işlemeyen saatlerin
kafese dönüşen korkunç gürültüleri büyür!

bilmeli mutsuzluk seyircisi:
yaz yağmurlarını özledim,
toprak kokusunu, çocuk gözlerini,
yolları ve ege ormanlarını...
özledim sahilde gün batımına benzeyen kadını,
o hiç gelmeyen kadını.

bilir mi mutsuzluk seyircisi?
artık sabaha yaklaştığımı,
şu karanlık gecenin
içimdeki limanların ateşiyle
yandığını...

k.

(Fotoğraf: Père Lachaise Cemetery, Paris - 2013)


May 27, 2015

Her Yerdeyiz! / Taksim Dayanışması



Yaşıyorsak ve hala nefes alıyorsak, bilinmelidir ki o güzel çocukların gülen yüzü hürmetinedir!    

HER YERDEYİZ!
Herkes biliyor, son iki yıldır artık farklı bir ülkede yaşıyoruz. Havası, suyu,  sesi,  kokusu farklılaştı bu ülkenin. İktidarı, muhalefeti, meslek odası, sendikası, genci, yaşlısı, işçisi, işsizi, Türkü, Kürdü artık farklı…
Kabul eden için de etmeyen için de hayat farklılaştı…
Bu ülke GEZİ’yi yaşadı. Haziran’ın sıcağını iliklerine akıttı.  Milyonlar şarkılarını dillerinden düşürmeden kararlı ve direngen bir duruşu tarihin içinden geçerek yaşadılar. Cesur yürekli kadınların ve gençlerin  büyük bir ağacın yapraklarına dönüşerek kara bir dumanı dağıttığı, nefes aldırdığı bir ülke artık burası…
Artık hiçbir şey eskisi gibi değil ve olmayacak…
Gezi’de Haziran sıcağında esen rüzgârın, madenlerde, fabrikalarda, atölyelerde,  şantiyelerde direnen işçilerle; tarlalarda, derelerde, ormanlarda yaşamına sahip çıkan köylülerle buluşmaması mümkün mü?
Sınır boylarında, Antakya’da savaş çığırtkanlarına karşı barışı savunanların ellerindeki güvercinlerin Gezi’den havalanmadığını kim iddia edebilir?
Liselilerin, üniversitelilerin geleceğe dair umut ve haykırışlarının Gezi forumlarından okul bahçelerine taşındığını görmüyor musunuz?
Varoşların, yoksulların eşitsizliklerle baştan kaybettiklerine inandırılmaya çalışılan hayatlarına dair umudun ipuçlarını, genci ve yaşlısıyla Gezi’de yeniden bulduğuna inanmıyor musunuz?
Hepimiz, herkes biliyor ve görüyoruz. Yaşıyor ve hatırlıyoruz. Sesimiz ve bedenimizle, geçmişimiz ve geleceğimizle sahip çıkıyoruz. 
Bu ülkenin tarihinde ender rastlanacak halkın o kendi olduğu, kendini bulduğu, parkından, meydanlarından yola çıkarak bedenine, yaşamına, ülkesine, geleceğine sahip çıktığı o tarihi anların, Gezi’nin suretini tarihe aksettirdiği o takvim yaprağının yıldönümünde;
Bedenimizle, ruhumuzla; kaybettiklerimiz ve sonsuza kadar yaşatacaklarımızla; aşkımız ve direngenliğimizle her yerdeyiz…
İstanbul’da ve ülkenin dört bir yanında şehirlerin PARKlarında ve MEYDANlarındayız. Gezi’yi yaşadığımız ve  anımsadığımız yerde ve her yerdeyiz…
Gezi Parkında ve Taksim Meydanındayız.  Gezi’den dört bir yana yayılan park forumlarındayız.. Ankara’nın, Adana’nın, Antakya’nın, Eskişehir’in, İzmir’in 
Edirne’nin, Samsun’un, Diyarbakır’ın, Antalya’nın… Her şehrin ve ilçenin MEYDANlarında ve PARKlarındayız, her yerdeyiz…
Bizler; işçiler, işsizler, emekçiler, güvencesizler, göçmenler, öğrenciler, halklar, görmezden geldikleriniz.. Görüyor musunuz, biz her yerdeyiz…
Parkta direnen “kırmızılı kadınlar”, Taksim Meydanında sabaha kadar piyano çalan sanatçılar, duran adamlar, Toma suyu karşısında bedenini siper edenler, ağaçlara sarılan gençler olarak her yerdeyiz…
Kararlı duran milletvekilleri, çocuklarını almaya değil yanında olmaya gelip zincir kuran anneler,  duvar yazılarıyla, yaratıcı zekalarıyla dostu düşmanı hayran bırakan ve yeniden geleceğe umut aşılayan gençler olarak her yerdeyiz… 
Penguen kanallarının önünden ayrılmayan plaza çalışanları, meydanlarda kandil kutlayan, yeryüzü sofraları kuranlar, paranın geçmediği, dayanışmanın esas alındığı komünleri, yemekhaneleri, kütüphaneleri, emzirme çadırlarını,  dilek ağaçlarını yapanlar ve gecenin üçünde bunları korumak için barikat kuranlar olarak her yerdeyiz…
Kentine, doğasına, bedenine, kimliğine, emeğine yani yaşamına sahip çıkanlar, kadınlar, LGBTİ’ler olarak her yerdeyiz…
Türkler, Kürtler, Ermeniler, Araplar, Lazlar, Çerkesler, sosyalistler, aleviler, anti-kapitalist müslümanlar, işçiler, işsizler, taraftarlar, bu ülkenin tüm renklerini ve seslerini yansıtanlar olarak her yerdeyiz…
Gezi Direnişinin içinden şarkılar söyleyen, direnişin bestelerini yapan, her fırça darbesinde, her dizede direnişin öyküsünü yaşatan sanatçılar, tiyatrocular, sinemacılar, , yazacak gazete, yayınlayacak TV bulamasalar da haberin hem öznesi hem takipçisi olan gazeteciler olarak her  yerdeyiz…
Pala sallayan değil kapısını, mutfağını, dükkanını  açan esnaflar,  evinin kapısını açık tutmak için çırpınanlar olarak  her  yerdeyiz…
Hukuksuz ve kent katili imar planlarına davalar açan, itiraz eden mimarlar, mühendisler olarak her yerdeyiz…
Binlerce yaralıyı parkta, camiide, sokakta tedavi etmeye koşan hekimler, hemşireler, sağlık emekçileri olarak her yerdeyiz…
Soru soran, sorgulayan, biat etmeyen, baskıyı kabullenmeyen, özgürlük isteyen, başı örtülü, başı açık,  liseli, üniversiteli ya da işsiz ;  Gezi’nin gerçek yaratıcısı, bu ülkenin umudu gençler olarak her yerdeyiz…
Ethem-Ali İsmail-Abdocan-Mehmet-Medeni-Hasan Ferit-Ahmet ve Berkin’in adlarının anıldığı ve suretlerinin yansıdığı her yerdeyiz…

HER YER TAKSİM… HER YER DİRENİŞ…

TAKSİM DAYANIŞMASI
GEZİ DİRENİŞİ 2.YIL BULUŞMASI 
30 MAYIS CUMARTESİ
-         14.00 – Gezi Direnişi Tablosu’nun Açılışı; Mimarlar Odası Karaköy Binası
(Gezi Şehitleri Ailelerinin katılımıyla)
31 MAYIS PAZAR
-         13.00 –  Gezi Parkına Gidiyoruz
-         15.00 – Abbasağa Parkı Buluşması, Beşiktaş
(Atölyeler, Forumlar, Konserler)
-         15.00 – Özgürlük Parkı Buluşması, Kadıköy
(Atölyeler, Forumlar, Konserler)
http://taksimdayanisma.org/her-yerdeyiz

January 23, 2015

çember




















günler sürünüyor,
bulanık çemberindeyiz
acılarla devinen hayatın.

ıslak camlar, kış güneşi, gece ve sis farları...
yıkarak ve doğurarak dönüyor yel değirmenleri.

istila ederken kenti soğuk rüzgarlar:
su damlalarına dönüşüyor
bazı fotoğraflar ama bütün yapraklar.

sonbaharın kışa yenildiği bir eşikte,
yağmurlar başlıyor.

günler sürünüyor,
ıslak camlarda buluşuyor:
insanlar ve mutsuzluklar

uyanmanın pişmanlığı
umursamazlığın ağırlığı
insanlardan dökülürken
kente yayılıyor...

selamlarken
en güzel çığlıklarını susarak atanları

yıkarak ve doğurarak ve kanatarak
dönüyor yel değirmenleri.

k.

(Fotoğraf: Yeşilyurt Sokak'ta kış güneşi)

January 18, 2015

gitmelerin türküsü




















geceye yaslanan evlerin
çay kokan duvarlarına
asıp müziğimizi,

ve duyarak 
ıslak çimenlerdeki çıplak ayakların ürpertisini
kendini boğaza bırakan sandalların sesini,
basacağız
akşamın serin karanlığına;


anımsayarak
yavru martıları
-ki onlar sabah yıldızları-
duyacağız kalp çarpıntılarımızı;


kuytularımızda olgunlaşan
ve tortusuyla yılların
düşlerimizin ardı sıra düşeceğiz. 

güneşli bir çocukluğun avlusunda
kamaşacak gözlerimiz. 

o deli tayların ülkesine
varacağız.


k.

(Fotoğraf: Eylül, 2014)

Kış dönümü...

Yılların ardından… bir merhaba – uzaklarda kalan kendime de! İçtenlikle...   Yazarım belki bundan böyle. Kapattığım kapılar açılır, küfleri ...