January 3, 2006

gokdelenlerin arasindayim!


Yaklasik 10 saattir New York sokaklarindayim. Gezmeyi planladigim yerlerin kapali olmasi dolayisiyla kizginlikla yururken hic ummadigim surprizlerle karsilastim. Manhattan'i denizden gormek icin gemi turuna katilayim dedim, turlarin 3.30PM'de bittigini ogrenip soylene soylene yururken kendimi Wall Street'te ve Ikiz Kuleler cukurunun onunde buldum! Empire States'in tepesine gorus acisi yagmur yuzunden 0'a dustugu icin cikmadim o yuzden icinde gezinmekle yetindim bugun. Madame Tussauds muzesi cok guzeldi. Hayatimda bunda sonra karsilasacagim saftiriklere Julia Roberts'in iyi arkadaslarimdan oldugunu filan soyleyebilirim :o) Muzede en begendigim mumyalar Fidel Castro ile Yaser Arafat'in mumyalariydi. Metro hatlarini ve sehrin mantigini kavramaya basladim. Bir yeri bulmak gercekten cok kolay. Tabi 3 gun icinde New York'ta istedigim yerlere kolayca gidebilme yetenegini bir iki defa kaybolmama borcluyum! Metroda seyahat ederken, duraklarda beklerken insanlarla konusmak da cok hosuma gidiyor. Turkiye'yi cok seven Pakistanlilar, yanlis adres tarif edenler, bir sey bilmeyenler, soru sorunca kacanlar, Ingilizce bilmeyenler, bilip de konusmayanlar, yardim etmek icin can atanlar vs. bin turlu insan. Kozmopolitligin bu kadari! New York metrosu da basli basina ilginc zaten. Metroda dans eden rapperlar, bale yapan kizlar, saksafon calan siyahlar, hatta metro hareket halindeyken keman konseri verenler... Bu kadar pis bir metro baska turlu cekilmez zaten! Neyse yine de Turkiye'yi cok ozledim. Agustos'tan beri sevdiklerimden uzaktayim ve artik bu cok canimi sikmaya basladi. Masteri doktorayi yurtdisinda filan yaparsam Turkiye ozlemi mucadele edecegim seylerin en basinda gelecek!

No comments:

Kış dönümü...

Yılların ardından… bir merhaba – uzaklarda kalan kendime de! İçtenlikle...   Yazarım belki bundan böyle. Kapattığım kapılar açılır, küfleri ...