şöminenin önüne boylu boyunca uzanmış
şarabi bir halet-i ruhiye kuşanmış
sonra kırmızı bir suskunluk hasıl oldu:
sana uzaklardan masallar getirdim dedim
geniş kırlar, mutlu papatyalar
ve gülümseyen göller...
avuçlarıma tırmanabilir misin?
diye sordum.
uzak bir ülkenin
sadece onun bildiği bir ırmağında
zamanı yüzdürüp gelmiş
gözleri doldu:
kadife yorgunluklarım var dedi
sararmış fotoğraflar, kurumuş karanfiller
ve parke taşlarında danseden iskarpinler
ışıkları kapatabilir misin?
diye sordu.
bu evdeki bütün renkler ölmüş
duvarlarda sadece sepya bir tuval
unutulmuş
yağmur yağıyordu
gökyüzünde güneş var dedim ona
beyaz bir tirandil geçti camdan
sonra çocuklar, müzikler
ve ayrılıklar
paltonu çıkartabilir misin?
diye sordum
yüzünde çizgiler varmış
güzelliğini maziye dökmüş
zamanı içtim ağır ağır
avuçlarıma tırmandı
demir damlalara dönüştük
şöminede sepya bir tuval
yanmış
saatler durmuş.
Kıvanç
30 Eylül, Washington, DC
September 29, 2010
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
Kış dönümü...
Yılların ardından… bir merhaba – uzaklarda kalan kendime de! İçtenlikle... Yazarım belki bundan böyle. Kapattığım kapılar açılır, küfleri ...
-
Emory College'i iyi bir dereceyle bitirdikten sonra toplumla arasindaki iliskiyi cuzdanindaki paralarla birlikte yakan ve Alaska'ya ...
-
Yiğitliğini kapatmaya üzerine örtülen gazete kağıtları yetmiyordu. Televizyondan görebildiğim biraz kan ve tozdu. Yaşadığımız cehennemi yüzü...
-
Yesterday, Beats in the Heart of Orient or in its original name Battements au coeur de l'orient played in the historical concert hall,...
No comments:
Post a Comment