December 2, 2009

en route to Stockholm



Sabahin erken bir saatinde Stockholm'e dogru yola cikiyorum. Sairlerin, surgunlerin ve yazarlarin sehrinde bu sifatlarin hepsini gururla tasiyan bir devrimciyle bulusmama saatler kaldi. Sorularim hazir, kalemim sabirsiz. Uzaklara dogru her acilisimdan once yaptigim gibi o sehrin ustune yazilmis siirlere de baktim. Begendiklerimden bir tanesi Mavi Zenciler. Donuste Lund'da gorusmek uzere...

k.
Fotograf: Lund Centralen, (Kivanc)

Mavi Zenciler

Seni öpüyorum sevgili dünyamız
ışıklarla yıldızlarla dolu bir alan'da
Kalbim... Dünyanın ortasında bir menekşe.


Dudaklarımda ıslak bir tango
yaşam mı beni avlıyor, ben mi yaşamı
portakal renkli Gökyüzünün altında


Turuncu saatlerle kuşatılmış
bir İskandinav kentinin kahvehanelerinde
hiçbir şeyi yönetmiyorsun. Kalbini bile


Bu kuzey kentlerinde hüzün
bir likör tadında
ve ne zaman öpsem bir Fin güzelini boğazından
katiyen hoyrat bir kırmızı dudaklarında


Ey sürgünler. Esrik düşlerin oğulları kızları
mavi akşamların mavi zencileri
bu gemiler nereye götürüyor yüreklerinizi sizin?
Kim kutsayacak sizi karların altında?


Duman duman üstüne oturmuş
ve bir güvercin yuvası olmuş kalbim
Güvercinler mi uçuruyorum? Acılar mı?
Kim çarmıhta şarkı söyleyen? Ben miyim?


Kucak dolusu öpücük sunuyorum sana
sevgili dünyamız
ılık bir şarap gibi yürürlükte bugün de yaşamımız
Ve biraz Akdeniz her yağmur sonrası Stockholm.

(Ozkan Mert, Stockholm’de Mavi Saatler’den)

3 comments:

OkadınBUkadın said...

fotoğraf da güzel!

OkadınBUkadın said...

şiir çok güzel. heyecanınla git gel kıvanç.

Kivanc said...

tesekkurler :)

Kış dönümü...

Yılların ardından… bir merhaba – uzaklarda kalan kendime de! İçtenlikle...   Yazarım belki bundan böyle. Kapattığım kapılar açılır, küfleri ...