October 11, 2009

Introduction to Sweden, Chapter 1: Malmo


Gocmen mahalleleri, duvarlardan yuk kamyonlarinin kasalarina tasan graffitiler, Arapca yazilar, felafelciler, kebapcilar, meydanlar, yeni yapilan apartmanlar, gelismekte olan sanayi bolgeleri, tren istasyonunun onunde suyun uzerindeki iskeleye park edilen binlerce bisiklet, sehir icinde calisan yesil otobusler, yat limani, Lilla Torg, Turning Torso, sonu 'gatan' la biten caddeler, sehrin her tarafinda gorebileceginiz bisikletler, soguk bir hava, sarisin renkli gozlu kizlar, Oresund koprusu, erkenden kapanan dukkanlar, kocaman bir sehir kutuphanesi, devletin mulkiyetindeki casino ve bir sonraki gunun heyecan verici planlari... Iste Malmo'deki ilk gunumu dusundugumde gozumun onune gelen fotograflar!

Az gelismis ulkelerden gelisen ulkelere dogru yonelen gocun bir sehrin gelisiminde itici bir guc olabileceginin somut bir ornegi Malmo sehri. Oresund koprusunun acilmasi bolgedeki ekonomik avantajlarin Malmo'ye kaymasina buyuk katki saglamis. Lund gibi bir universite sehrine yakinligi, Malmo Universitesi'nin gelismesi de sehre dinamizm kazandirmis. Gocmenlerin buyuk cogunlugu Orta Dogu ulkelerinden. Bu da duvarlarda, tabelalarda ve sehrin dort bir tarafina dagilmis Orta Dogu restoranlarinda kendisini hemen belli ediyor.

foto: 1580 yilinda Malmo

No comments:

Kış dönümü...

Yılların ardından… bir merhaba – uzaklarda kalan kendime de! İçtenlikle...   Yazarım belki bundan böyle. Kapattığım kapılar açılır, küfleri ...