April 12, 2009

29 Mart 2009 secim degerlendirmesi / Prof. Sencer Ayata



“CHP VAROŞLARA GİRSİN” LAFI BOŞ BİR RETORİK"
- Sizce CHP 2011’i hangi anahtarla açabilir, 29 Mart’tan çıkaracağı sonuç ne?
Bunun cevabı olarak son zamanda hep şöyle bir yaklaşım var: Varoşları kucaklamak. Bu tamamen boş bir retorik. Çünkü bu basit formül toplumu elitler ve varoşlar gibi ikiye bölüyor. Oysa böyle bir nüfus yapısı yok. Toplumun yüzde 5’i elitler, yüzde 95’i varoşlardan oluşmuyor. Lise ve üniversite mezunları, ekonominin modern sektörlerinde çalışanlar, bir bakıma orta sınıflar özellikle büyük kentlerde nüfusun yüzde 40’ına yaklaşıyor. Kaldı ki varoşlar alanına girdiğiniz zaman da karşınıza çok faklı gruplar çıkıyor. Beş yıldızlı otelde çalışanın durumu ayrı, küçük bir zenaat atölyesinde çalışan kalfanın durumu ayrı, sokak satıcısının apayrı.

“AKP, SP’YE 3-5 PUAN BIRAKSIN, MERKEZ SAĞ OLSUN”
- Sizce 29 Mart’a bakarak, AKP’nin bundan sonraki en önemli stratejisi ne olmalı?
İlk düşünmesi gereken şey her geçen gün güçlenen içindeki sınıfsal ayrışma.

- “Sınıfsal ayrışma” derken?
AKP iktidara gelir gelmez baş döndürücü bir hızla kendi sermaye sınıfını yaratmaya çalıştı. Bunu o kadar hızlı yaptı ki herkes aynı anda zenginleşemedi ve AKP’nin sermaye sınıfıyla AKP’nin bizzat kendi seçmeni arasındaki uçurum açıldı. Biz buna “sınıfsal ayrışma” diyelim. Yani Numan Kurtulmuş’un “Harun gibi geldiler Karun gibi oldular” diye özetlediği boyut.

- Bu AKP için çok mu hayati bir konu?
Bakın ben uzun bir süredir şu soruyu soruyordum kendime: AKP’de bir sınıfsal ayrışma var, bunun da siyasete mutlaka yansımaları olacak, ama acaba bu AKP’nin içinde iki farklı grup şeklinde mi belirecek, yoksa iki parti olarak mı ortaya çıkacak? Şimdi SP’nin çıkışı bunun partiler arasında olabileceği ihtimalini doğurdu. Çünkü Saadet tamamen bu sınıfsal ayrışmanın üzerine giderek bir “Müslüman sol” söylem geliştiriyor. Kendini AKP’nin klasik İslami tabanı içinde oturtmaya çalıştığı eksen o ayrışma noktası.

roportajin hepsini okumak icin tiklayiniz

No comments:

Kış dönümü...

Yılların ardından… bir merhaba – uzaklarda kalan kendime de! İçtenlikle...   Yazarım belki bundan böyle. Kapattığım kapılar açılır, küfleri ...