May 11, 2008
NEWSEUM
Gectigimiz cuma gununden itibaren, ders-odev yukumu azaltmanin rahatligi ve son haftalarda kutuphane-ev arasinda giderek can sIkIcI bir monotonluga teslim olan hayatimin artik yeter demesiyle bu sehrin sokaklarindan, caddelerinden ve meydanlarindan baska kesfedilecek yerlerine dadanmaya basladim. Ilk duragim yeni acilan NEWSEUM'du. Dunyanin en buyuk habercilik muzesi 3 yillik bir calismanin ardindan gectigimiz aylarda South East, Washington DC'de ziyaretcilere acildi. Yagmurlu bir Washington sabahinda yeni aldigim kirmizi semsiyemi acip ve Amerikan Deniz Kuvvetleri anitinin onunden gecip muzenin kapisina yaklastigimda beni Amerika'nin farkli eyaletlerinden gelen gazetelerin ilk sayfalarinin oldugu bir sergi karsiladi. Daha iceriye adim atmadan Amerika'da neler olup bittigi hakkinda bir fikir sahibi oldum.
Alt kattaki Concourse bolumunde Berlin Duvari'nin yikilmasini anlatan haberleri Berlin Duvari'nin parcalarina dokunarak bir kez daha izledim. Dogrusunu soylemek gerekirse haberlerin cok fazla Amerika merkezli oldugunu ve bilincli olarak carpitildigini dusundum ilk once. Ama bu haberleri yapan insanlarin hakikaten benim bazen kizdigim bir algilamaya sahip olabileceklerini de dusuncelerime ekledim. Basinda karikaturun yerine iliskin bilgilerin ve Amerikan karikatur kahramanlarinin resimlerinin oldugu duvarin onunden gecip 11 Eylul saldirisi haberlerini butun dunyaya duyuran gazeteci ve televizyoncularin konu edildigi bir belgeseli izledim.
Pulitzer Odulu alan fotograflarin arasinda gezinirken yakin tarihin sayfalari arasinda farkli objektiflerin yardimiyla dolastim. Dunya habercilik tarihinin anlatildigi bolum radyodan internete kadar hem dunyanin hem de haberciligin nasil gelistigini gozler onune seriyordu. Ethics Center isimli bolumde gazetecilerle, meslek disindan insanlarin habercilik etigi konusunda nasil farklilastiklarini istatistiklerle gosteriliyordu. Farkli iki fotografin birbirine eklenerek politik atmosferin manipule edildigini ve bu manipulasyon isinde medyanin oynadigi rolu bu bolumde ornekler esliginde bir kez daha anladim.
Edward Murrow'un Ikinci Dunya Savasi yillarinda Londra'dan yaptigi canli radyo yayinlarinin Amerikan kamuoyunu nasil etkiledigini gormek ve Amerika'da bir akil hastanesinde hastalara yapilan muameleyi ortaya cikarmak icin 10 gun boyunca deli numarasi yaparak o hastanede kalan kadin gazetecinin yasadiklarini izlemek beni cok etkiledi.
Gorevleri basinda oldurulen gazetecilerin isimlerinin ve resimlerinin oldugu bolume geldigimde cok tanidik bir fotograf hemen gozume carpti: Hrant Dink/Turkey! Ulkemizde oldurulen yerli/yabanci toplam 28 gazeteci NEWSEUM'daki yerlerini almislardi. Ugur Mumcu, Cetin Emec, Abdi Ipekci, Metin Goktepe.... Freedom House'un yaptigi arastirma sonuclarina gore Turkiye'nin basin ozgurlugu bakimindan "partly free" yani -yari ozgur- bir ulke oldugunu ogrendim. Bu yari-ozgurluge sebep olan nedenler arasinda simdiki basbakanin gazetecilere actigi davalardan terorun genis bir sekilde tanimlanmasinin basin uzerine yarattigi etkilere kadar bir cok nedenin bulundugu da arastirmanin sunduklari arasindaydi.
1960 yilinda North Carolina'nin Greensboro sehrinde siyahlarin beyazlarla esit sayilabilmek icin restoranlarda kendilerine "ayrilan" yere degil beyazlara ayrilan sandalyelere oturduklarini ve restoran kapanana kadar kalkmadiklarini anlatan haberler de beni muzede en cok etkileyenler arasindaydi. Yazili ve gorsel basinin onemini anlamak icin siyahlarin esitlik mucadelesine bakmak yararli olacaktir. Bir gazetecinin ifadesiyle: "Basin olmasaydi siyahlarin mucadelesi kanatsiz bir kusa benzerdi."
Kivanc (10 Mayis, 2008)
Notlar: 1) Yukaridaki resmi muzedeki interaktif ekranlarda yaptim :)
2) Muze hakkinda daha fazla bilgi almak icin: http://www.newseum.org/
3) 3. fotograf: Edward R. Murrow. http://murrowsboys.com/images/murrow_sm.jpg
4) 4. fotograf. http://cache.eb.com/eb/image?id=4172&rendTypeId=4
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
Kış dönümü...
Yılların ardından… bir merhaba – uzaklarda kalan kendime de! İçtenlikle... Yazarım belki bundan böyle. Kapattığım kapılar açılır, küfleri ...
-
Emory College'i iyi bir dereceyle bitirdikten sonra toplumla arasindaki iliskiyi cuzdanindaki paralarla birlikte yakan ve Alaska'ya ...
-
Yiğitliğini kapatmaya üzerine örtülen gazete kağıtları yetmiyordu. Televizyondan görebildiğim biraz kan ve tozdu. Yaşadığımız cehennemi yüzü...
-
Yesterday, Beats in the Heart of Orient or in its original name Battements au coeur de l'orient played in the historical concert hall,...
No comments:
Post a Comment