March 17, 2008

happy birthday to me!


Yarın benim dogum günüm! İlk defa sevdiklerimden uzakta karşılayacağım bu günü. Washington’a giderek alışmanın getirdiği rahatlık ailemden, sevdiklerimden ve arkadaşlarımdan uzakta olmanın getirdiği hüznü örtemiyor. Evet, geride bıraktığım sekiz ay içinde hayatıma bir çok yeni insan girdi, yeni fikirlerle tanıştım, manevi anlamda zenginleştim ama bütün bunların bedelini en güzel günlerimde sevdiklerimden uzakta kalarak ödüyorum.

Okay’ın bana ithaf ettiği yazıyı okudum biraz önce. “Gitmek” üzerine düşüncelere dalışım ilk “gidiş”ime uzanıyor. Oklahoma’da geçirdiğim altı ay boyunca her sabah soğuk havayı iliklerimde hissederek derslere koştururken hayata dair düşüncelerimi sorgulama ve temize çekme fırsatı bulmuştum. O günlerde, sınırlarını kendim çizdiğim huzurlu bir ülke yaratmanın mümkün olduğunu keşfettim. Bu ülkeye her istediğim zaman giremeyecek olmamı keşfetmem ise ilk “gidiş”imi takip eden “dönüş”üme rastlar.

Mekanın ve coğrafyanın düşüncelerimiz üzerinde dönüştürücü bir etki yaptığını kendimden biliyorum. Bundan yaklaşık üç yıl önce kapısını araladığım masal ülkemi Türkiye’ye dönünce zamanla kaybettim. Yürüdüğüm sokaklara ve soluduğum havaya sinen gri bir rahatsızlık duygusunun ve kontrolümün dışındaki bir koşuşturmacanın gönülsüz bir mahkumu olmanın getirdiği sıkıntının hayallerime saldırdığını fark ettim.

Yeni denizlere açılmanın vakti gelmişti kısacası. Okumak, susmak, elimde bir kahve bardağıyla soğuk geceyi adımlamak ve düşünmek gibi lükslere sahip olmak için topladım çapalarımı.

Demir aldığım kıyılardan çok uzaklardayım. Masal ülkemde miyim? Bilmiyorum. Uykusuz gözlerle, kütüphane köşelerinde, akıp giden zamana takılıp göremediğim bir yerlere gittiğim kesin.

Yarın benim doğum günüm. Birazdan eski bir istasyondan kalkacak bir trenle doğum günü yalnızlığımın keyfini çıkarmak için biraz uzaklara gideceğim. Ailemden, sevdiklerimden, arkadaşlarımdan uzaklardayım.

Ama yine de….

Dünyanın her köşesinden onlarca insanla tanışmanın getirdiği zenginliğin, dil-din-renk-milliyet-cinsiyet ayrımlarına hapsolmadan yeni bir düzen yaratılabileceğine dair inancımı güçlendirmesini doğum günü hediyem olarak kabul etmekten kıvanç duyuyorum!

haftaya görüşmek dileğiyle, sevgiler…

Washington DC, 17 Mart 2008

4 comments:

Anonymous said...

geçte olsa doğum günün kutlu olsun bizlerde seni çok özlüyoruz özellikleenerjisi bitmeyen o güzel muhabbetini ben bir aydır yağmurun yanındayım sınav temposunu yakalamaya çalışıyoruz ne zaman geleceksin özledik yağmur ve ben o tombiş yanaklarından öpüyor ve seni seviyoruz yengen

Kivanc said...

cok tesekkur ederim :) haziran'da turkiyede olmayi planliyorum. her turlu tekne turu, havuz sefasi, kumsalda kumdan kale yapma etkinligi gibi tekliflere acigim :)

sizleri cok ozledim. aslan kuzenim Yagmur'a bu sinavlar vizzz gelir. opuyorum hepinizi, sevgiler...

k.

Burcu said...

bu kadar guzel yazi yazabildigini bilmiyordum...kelimelerle oynamak, onlara gorundugu anlamlarinin disinda manalar katmak ve sir gibi goruneni 'karanlik' ile kaleme almak...

yazilarin bol, keyfin hep yerinde olsun...ne yazarsan yaz ama sakin suya yazma; yazma ki sesler ve yuzler zamana yenildiginde elimizde somut deliler kalabilsin o zamanlara ait...
dostlukla,
esra burcu ozdemir

Anonymous said...

Yazar cok tesekkurler...

Selamlar Ebru

Kış dönümü...

Yılların ardından… bir merhaba – uzaklarda kalan kendime de! İçtenlikle...   Yazarım belki bundan böyle. Kapattığım kapılar açılır, küfleri ...