fırtınaya dönsün diye umarak sesim
fısıldadım ona, ne olduğunu:
- Mutsuzluk seyircisi
ve sordum
peşine geceleri takan bir öfkeyle:
- Bu nasıl bir mevsim?
biliyor mu mutsuzluk seyircisi?
gözlerinin önünde devinen dünyamda
boşa geçmiş ayların uğultusu giderek çoğalır
akmayan hayatların, işlemeyen saatlerin
kafese dönüşen korkunç gürültüleri büyür!
bilmeli mutsuzluk seyircisi:
yaz yağmurlarını özledim,
toprak kokusunu, çocuk gözlerini,
yolları ve ege ormanlarını...
özledim sahilde gün batımına benzeyen kadını,
o hiç gelmeyen kadını.
bilir mi mutsuzluk seyircisi?
artık sabaha yaklaştığımı,
şu karanlık gecenin
içimdeki limanların ateşiyle
yandığını...
k.
(Fotoğraf: Père Lachaise Cemetery, Paris - 2013)