October 31, 2011
bahçemiz
bir beklemektir tutturmuş dünya
şu saatleri kavanoza koyun azizim!
anız küllerinden bir şala sarılı
bahçemiz
bu bahçemiz bizim
bütün sonsuzlukları
suni teneffüsüyle ısıtıyor
gecenin tülünü aydınlatan nefesinle
doldur beni
düşeyim şu balkondan
gökyüzünün caddelerine
ve serinliğine senin
zamanımı masala çevir benim
yüzümü yamaçlarına
tren dolusu yolculuklara çıkalım
gidelim...
Kıvanç (Denizli-Ankara, Eylül-Ekim 2011)
Fotoğraf: Kuşadası sahili, Mart 2011
October 9, 2011
geniş zamanın bahçesinde
Saf ve Düşünceli Romancı'da Orhan Pamuk'un altını çizdiği 'romanın merkezi' parmakla işaret edilesi bir somutluğu değil de romanın atmosferini, olay örgüsünün bütününü ve romanın bizde bıraktığı tadı belirtir. Merkezin apaçık belli olmadığı romanlarda okur romanın havasını solumak için çabalar. Merkezin kendisini erken ele verdiği romanların tadı tuzu -belki de bu acelecilikten- pek yoktur.
'Bir Zamanlar Anadolu'da'yı izledikten sonra Pamuk'un üstünde durduğu 'merkez' kavramını bir kez daha sorguladım. Filmde kahramanlarımızın (savcı, polis, jandarma, şoför, kazma, kürek) peşine düştükleri ve sonrasında buldukları ceset ve otopsi aşaması, Anadolu'da uzayıp giden yolların, karanlık, sıkıcı, donuk taşranın kuşatıcı duvarında soluk fotoğraflar gibi duruyorlar. Zaman, yönetmenin diğer bütün filmlerinde olduğu gibi kahramanlarımızı ezerek yavaşça ilerliyor.
Filmdeki bütün hareketleri ve kahramanlarımızın hayatlarını perde gibi kuşatan can sıkıntısı, sonsuzluk ve tekrar eden manzara bir girdap gibi her şeyi yutuyor. Başka bir ifadeyle olup bitmekte olan her şey (konuşma, hareket vs.) Ceylan'ın fotografik bir anlatımla tanımladığı bu sonsuz zamanın prizmasından geçerek bir anlam kazanıyor. Ve duvardaki yerine yerleşiyor.
"Bir Zamanlar Anadolu'da" üzerine düşünmeye psychogeography okuması yaparak devam edersem belki filmin bende bıraktığı etkiyi daha iyi açıklarım.
k.
Subscribe to:
Posts (Atom)
Kış dönümü...
Yılların ardından… bir merhaba – uzaklarda kalan kendime de! İçtenlikle... Yazarım belki bundan böyle. Kapattığım kapılar açılır, küfleri ...
-
Emory College'i iyi bir dereceyle bitirdikten sonra toplumla arasindaki iliskiyi cuzdanindaki paralarla birlikte yakan ve Alaska'ya ...
-
Yiğitliğini kapatmaya üzerine örtülen gazete kağıtları yetmiyordu. Televizyondan görebildiğim biraz kan ve tozdu. Yaşadığımız cehennemi yüzü...
-
Yesterday, Beats in the Heart of Orient or in its original name Battements au coeur de l'orient played in the historical concert hall,...