Amerika’nın Ortadoğu konulu filmlerine alışkınız. Gün geçtikçe aralarına yenileri ekleniyor. Obama konuşmasına “Selamünaleyküm” diye başlarken yeni bir ilişki kurma biçimi deniyor İslam’la. Sinemada da bu durumla orantılı, Bush zamanında, tüm Müslümanların potansiyel terörist olarak görüldüğü filmler çoğunluktaydı. Obama döneminde de sinemaya bakacak olursak henüz tam bir barışma yok, Müslümanlar hâlâ tehlikeli ama bu kez içlerinden ‘kahraman’lar çıkarabiliyor.
Hain, bir grup Müslüman teröristin arasına sızan Samir’in hikâyesini anlatıyor. FBI sürekli potansiyel Müslüman teröristleri takip etmeye, kontrol altında tutmaya çalışırken, ilginç bir hayat hikâyesi olan Samir Horn, Yemen’e gelir. Burada başka bir iş için buluştuğu bir grup adamla birlikte tutuklanır fakat çok geçmeden hapishaneden kaçmayı başarınca hapishanede dost olduğu Omar ve onun radikal bir terörist gruba bağlı olan ekibiyle çalışmaya başlar. Samir’in bütün bir Allah inancı vardır. Bu inanç onu sürekli ayakta tutarken, diğerlerinden de farklı kılar. Bombalama planları yapan, insan öldüren, cihat hayali kuran grupla özdeş değildir aslında, çünkü insan öldürmekten mutlu olmaz, aksine öldürmek zorunda kaldığı insanlar için dua eder. FBI ise dünyanın çeşitli bölgelerinde onun peşindedir. İpleri koparacak olan ise grubun Amerika’da düzenlemek istediği ve yüzlerce kişinin ölümüne sebep olabilecek bir eylem planı. Samir için geri dönüşü olmayan bu eylem, gerilimli bir ayrışmaya sebep olacaktır.
Hain’in karışık bir olay örgüsü var. Başta Samir’in kimliği ve ilişkileri tam olarak belli olmuyor. Bu belirsizlik hikâyenin içine girmeyi zorlaştırsa da, film ilerledikçe gerilimli bir hâl alıyor. Yönetmen bu noktada teknik anlamda başarılı bir aksiyon filmine yakışan unsurları kullanabilmiş. Havadan görüntüler, aksiyonun yükseldiği zamanlarda kameranın aldığı açılar heyecanın seyirciye geçmesini kolaylaştırıyor. Samir karakteri filmin merkezine oturuyor, onu canlandıran Don Cheadle da çok gerçekçi oynuyor.
Birçok politik mesaj da barındıran Hain, Samir üzerinden İslam’a ılımlı bir biçimde yaklaşıyor. Obama’nın Mısır’da yaptığı konuşmasında olduğu gibi Hain’de de Kuran’dan ayetler yer alıyor. Film, bir taraftan da inancın sömürülebileceğini, terörist saldırılar için alet edilebileceğini vurguluyor. Çünkü belki de cihata en çok inanması gereken Samir, çok farklı bir şekilde hareket ediyor. Yönetmen Jeffrey Nachmanoff Yarından Sonra filminin senaristlerindendi, bu ilk çalışmasında eli yüzü düzgün bir iş çıkarmış. Syrana, Yargısız İnfaz gibi filmler, ajanlar ve Ortadoğulu teröristlerle örülü çalışmalardı. Hain’de mesele daha aksiyon merkezli işlenirken, Müslüman ve inançlı bir karakterden bir kahraman yaratılıyor. Farklı olan bu durum filmin Amerika’nın Ortadoğu meselesine ilişkin çıkardığı diğer örneklerden farklılaşmasını sağlıyor ama yine de kaynayan Ortadoğu Amerikan sinemasını daha çok ilgilendireceğe benziyor.
Hain / Traitor
Yönetmen: Jeffrey Nachmanoff
Oyuncular: Don Cheadle, Guy Pearce, Jeff Daniels, Neal McDonough
Senaryo: Jeffrey Nachmanoff, Steve Martin
Yapım: 2008, ABD
Süre: 114 dk.
Türü: Gerilim / Dram
http://www.taraf.com.tr/haber/35548.htm
Subscribe to:
Posts (Atom)
Kış dönümü...
Yılların ardından… bir merhaba – uzaklarda kalan kendime de! İçtenlikle... Yazarım belki bundan böyle. Kapattığım kapılar açılır, küfleri ...
-
Emory College'i iyi bir dereceyle bitirdikten sonra toplumla arasindaki iliskiyi cuzdanindaki paralarla birlikte yakan ve Alaska'ya ...
-
Yiğitliğini kapatmaya üzerine örtülen gazete kağıtları yetmiyordu. Televizyondan görebildiğim biraz kan ve tozdu. Yaşadığımız cehennemi yüzü...
-
Yesterday, Beats in the Heart of Orient or in its original name Battements au coeur de l'orient played in the historical concert hall,...