January 23, 2015

çember




















günler sürünüyor,
bulanık çemberindeyiz
acılarla devinen hayatın.

ıslak camlar, kış güneşi, gece ve sis farları...
yıkarak ve doğurarak dönüyor yel değirmenleri.

istila ederken kenti soğuk rüzgarlar:
su damlalarına dönüşüyor
bazı fotoğraflar ama bütün yapraklar.

sonbaharın kışa yenildiği bir eşikte,
yağmurlar başlıyor.

günler sürünüyor,
ıslak camlarda buluşuyor:
insanlar ve mutsuzluklar

uyanmanın pişmanlığı
umursamazlığın ağırlığı
insanlardan dökülürken
kente yayılıyor...

selamlarken
en güzel çığlıklarını susarak atanları

yıkarak ve doğurarak ve kanatarak
dönüyor yel değirmenleri.

k.

(Fotoğraf: Yeşilyurt Sokak'ta kış güneşi)

January 18, 2015

gitmelerin türküsü




















geceye yaslanan evlerin
çay kokan duvarlarına
asıp müziğimizi,

ve duyarak 
ıslak çimenlerdeki çıplak ayakların ürpertisini
kendini boğaza bırakan sandalların sesini,
basacağız
akşamın serin karanlığına;


anımsayarak
yavru martıları
-ki onlar sabah yıldızları-
duyacağız kalp çarpıntılarımızı;


kuytularımızda olgunlaşan
ve tortusuyla yılların
düşlerimizin ardı sıra düşeceğiz. 

güneşli bir çocukluğun avlusunda
kamaşacak gözlerimiz. 

o deli tayların ülkesine
varacağız.


k.

(Fotoğraf: Eylül, 2014)

Kış dönümü...

Yılların ardından… bir merhaba – uzaklarda kalan kendime de! İçtenlikle...   Yazarım belki bundan böyle. Kapattığım kapılar açılır, küfleri ...